IMLEGEND
Aileden
Neredeyse üç bin yıl önce yılanlar (Unutulmuşlar (1)) Rift'den dışarı çıkarak Tyria topraklarına adım attılar. Sıradan yılanlardan farklı olarak, dil kullandılar ve detaylı bir kültüre bağlandılar. Görevleri toprağın diğer yaratıklarına muhafızlık etmekti.
Batıdaki Lekelenmiş Sahil'den (2), güneydeki Denizkızı Körfezi'ne (3) (şimdi ki ismiyle Keder Denizi (4)) , uzakdoğudaki Kristal Çöl'den (5) Kryta'nın kuzey kıyısındaki Dev'in Havzası'na (6) kadar, Tyria bu gizemli yaratıkların koruması altında gelişti.
Yılanlar toprağın koruyucusu, bilginin muhafızı, herşeyin öğretmeniydiler. Onların zamanında dünya dengedeydi.
Ama sonradan, yaratıklardan yeni bir ırk dünyaya geldi. Bunlar ne yılan ne canavardılar. (7) Ne kaya ne bitkiydiler. (8) Bu yaratıkların kendilerini korumak için kitinleri (9), eti yırtmak için pençeleri yoktu. Bir tek şey hariç çıplak ve savunmasız dünyaya geldiler; kontrol için olan arzuları.
Bu yeni yaratık ırkı, insanlardan başkası değildi. Çok geçmeden yönetimi almaya başladılar. Kıtanın her tarafında şehirler verimleşti. Duvarlar inşa edildi, silahlar dövüldü. Neye ihtiyaç duydularsa inşa ettiler. Metal zırh ve keskinleştirilmiş mızraklar yapabildiklerinde, sert postlara yada parçalayan pençelere ihtiyaçları yoktu. Ateşi icat ettiler, kendi kitaplarını yazdılar, birbirlerine şarkı ve dörtlüklerle bilgiyi aktardılar.
Kısa sürede ihtiyaçları olan herşeye sahip olmuşlardı, işte insanların diğer yaratıkları avlanıp beslenmesi bu zamanda başladı. Spor yapmak için hayvan avladılar, ormandaki druidleri kovaladılar ve kendilerine ait olmayan meskenlerde yer kaplamaya başladılar. Tüm ayrıcalıkları alırken, hiç sorumluluk almadılar.
Bir asırdan kısa bir sürede, Tyria'yı koruyup yetiştiren yılanlara artık ihtiyaç yoktu. Kurmayı başardıkları denge artık yok olmuştu ve bu dengeyi geriye getirmenin bir yolu yoktu.
Dünyanın değiştiğini gören ve kıtanın kontrolü üzerine bir savaş vermemeyi tercih eden yılanlar geri çekildiler. Dağ ve yüksek yerlerdeki yerleşim yerlerini, kıyıları ve ormanları terkettiler. Yılanlar yeni gelenleri rahat bırakıp, insanların yaşamadığı - yada yaşayamadığı - tek bölgeye, Kristal Çöl'e yaşamlarını devam ettirmeye gittiler.
Yılanlar insanların dünyasına hiç bir zaman geri dönmedi. Yavaşça, etkileri kaybolup gitti. İnsanlar için efsane ve mitlerde bahsedilen sadece geçmişin bir parçasıydılar. Nihayetinde, hatıraları neredeyse insan bilincinden kaybolmuştu. Ama hiç bir zaman ölmemişlerdi, sadece unutulmuşlardı.
Büyü gelmişti.. İşçilik hayatını kolaylaştırmak ve yaşama görevinin daha az zorlayıcı olması için zeki varlıklara bir hediyeydi. Toprağın diğer tüm ırklarıyla birlikte İnsanlar, Charr, Tengu (10), cüceler (11), minotaurlara (12), implere (13) verilmişti.
Sihirli ırklar üstünlük üzerine dövüşünce aniden şavaşlar patlak verdi. O kadar fazla yıkım gerçekleşti ki; insanlar kendilerini nesillerinin tükenmesi eşiğinde buldular. Hepsi ortadan kaybolmuş gibi görünürken, birleşmiş insan kabilelerinin liderinin ta kendisi Kral Doric, Orrian Yarımadası'ndaki Arah şehrine göç etti.
Büyü tüm ırklardan geri alınmıştı, uzun bir kayanın içine hapsedildi. Kaya beş parçaya ezildi. Dördü eşit bir tane de kilit taşı. Kilit taşı olmadan, diğerleri tekrar birleşemezdi.
İlk dört taşın her birisi belirli bir büyü prensibinin sembolüydü; koruma, yıkım, saldırı ve inkâr. Büyü dünyada hala varlığını sürdürüyor olabilirdi ama, dört çeşitin büyük yıkıcı gücü asla aynı anda tek bir yaratığın elinde olmayacaktı.
Barışı ilk başta isteyen Kral Doric olduğu için, kendisi ve soyundan gelenler, taşları korumanın sorumluluğunu üstlenmek zorundaydı. İlave bir tedbir olarak, taşları mühürlemek için Kral Doric'in kanı her bir taşın üzerine damlatıldı. Ardından taşlar Kryta Krallığı'nın sahilinden biraz uzakta olan yanardağa birer birer atıldılar.
Koşullar bir süre iyiydi. Hiç bır ırk, başka bir ırk üzerine üstünlük elde etmedi, dünya bir kez daha huzurluydu.
Geçen bir asır içinde, insan krallıklarının refah düzeyi arttı. Her ulusta güçlü gruplar meydana geldi. Bunlar guildlerdi. (14) Tyria'da gerçek gücü ellerinde tutanlar bu gruplardı. (Guildler)
Toprağı düzene sokan ve yasalar çıkartan Krallar ve organizasyonlar olmasına rağmen, uygun gördükleri şekilde bunlara uyulmasına yada uyulmamasına zorlayanlar guildlerdi. Bu guildler büyükçe, etkileri çakışmaya başladı.
Volkan patlayarak beş taşı fırlatarak Tyria'nın köşelerine dağıttığında barış sona erdi. İhtiva ettikleri büyü etraflarındaki topraklara yayıldı. Kantaşları'nın (15) hiç bir zaman tekrar birleşmemesine rağmen, sahip oldukları güç insanların kalbindeki güç arzusunu yeniden tutuşturmak için yeterliydi.
Güç için mücadele başladı, tekrar savaş patlak verdi. Ama bu sefer insanlar birleşmemişti. Kıtadaki en nüfuzlu üç krallığın guildleri birbirleriyle üstünlük için dövüştüler. Ascalon, Kryta ve Orr'un kralları çatışmayı durdurmak için yeteri kadar güçlü değildi, guildlerin orduları kendi uluslarının ordularından bile daha güçlüydü.
Kantaşları'nın etkisi ve güç arzusu ile beslenen Guild Savaşları on yıllar boyunca öfkeyle devam etti. Müzakereler hiç bir zaman kök salmadı. Anlaşmazlık yüzbinlerce kişinin canını aldı. Aileleri, köklerinden silip süpürdü, komşuları düşmanlara çevirdi ve belki de geri dönülemez bir şekilde insan ulusları arasındaki ilişkileri bozdu.
Savaşlar devam etse de, hiç bir ulus diğer iki ulusa karşı tamamen üstün olamadı. Yıllar geçtikçe tüm ulusların varlıkları azaldı. Ulusların halkları yoruldular, sürekli savaşmanın zarar vermesinden dolayı ordular zayıflaştılar.
Nihayetinde, herşeyin olduğu gibi, savaşında sonu gelmişti. Ama Guild Savaşları'nı bitiren ne güzel konuşan barış arabulucularının sözleri yada ne de galip kahramanın kaba elleriydi. Çözüme getiren şey daha büyükl bir savaştı. Charr tarafından gelen bir savaş.. Daha önce görülmemiş sayıda kuzeyli canavarlar, üç insan krallığının hepsini uçtan uca silip süpürdü. Birbiriyle elli yıldan fazla süredir anlaşmazlık içinde çatışan Ascalon, Orr ve Kryta kinlerini bırakıp, dikkatlerini yeni tehdite karşı sınırlarını korumaya çevirdi.
Krallıkların herbiri istila ile farklı bir yoldan yüzleşti. Dönecek başka yerleri olmayan Ascalon saflarını korudu. Kuvvetlerinin azalmasına rağmen Büyük Kuzey Duvarı'nın (16) arkasında güçlerini tekrar toplamayı başardılar. Ama savunmaları fazla dayanamadı. Duvar'ı silip süpürüp Orr'a yürüdükçe büyüleri toprağı ve insan şehirlerini yaktı. Ascalon'un hayatta kalan insanları Duvar'ı geri aldı ve periyodik saldırılara karşı savundu. Ama bir zamanlar zengin olan bu imparatorluktan çok az şey kalmıştır.
Orr başka bir hikayeydi.. Ordunun işgalini durdurmak için, Kral Orr'un kişisel danışmanı ve bilgeler kara büyünün güçlerine sığındı. Arah'ın mermer sokaklarının çok aşağısında olan mezar odalarına girmeye cesaret ederek, yasaklanmış bir parşömeni açtı ve yazılı sözleri okudular.
Sonuçta oluşan patlama bütün yarımadanın batmasına neden oldu. Patlama güneşi yüz gün boyunca kapatacak kadar toprak kaldırdı. Charr her ne kadar asla Arah'ın kutsal sokaklarına erişememiş olsa da, neredeyse Orr'un tüm sakinleri o gün ölmüştü.
Tehditi dışarıda tutamayan, Charr'ı geri püskürtecek derecede güçlü büyü eksikliği yaşayan Kryta, Saul D'Alessio isminde bir adama sığınmıştı. Kryta bir şekilde, kuzeyli canavarları geldiklere yerlere sürgün ederek, Charr istilasını geri püskürtmeyi başardı.
Çatışmanın toz bulutları çökmeye başlamıştı.
*1 The Serpents / Forgotten Forgotten - Guild Wars Wiki (GWW)
*2 Tarnished Coast
*3 Bay of Sirens
*4 Sea of Sorrows
*5 Cyristal Desert
*6 Giant's Basin
*7 Beast Beast - Guild Wars Wiki (GWW)
*8 Plant // Kökler, çalılar, çiçek ve ağaçlar dahil, her kıtada karşılaşılabilecek her türden duygu sahibi bitkilerdir.
*9 Chitin // Böcek kabuğunu oluşturan madde (Tıp)
*10 Tengu Tengu - Guild Wars Wiki (GWW)
*11 Dwarves Dwarf - Guild Wars Wiki (GWW)
*12 Minotaur - Guild Wars Wiki (GWW)
*13 Imp - Guild Wars Wiki (GWW)
*14 Kelimenin Türkçe anlamı loncadır. Fakat İngilizce haliyle kalması daha mantıklı geldi.
*15 Bloodstones // Kral Doric'in kanıyla mühürlenen, iri kayanın kırık parçalarına verilen isimdir.
*16 the Great Northern Wall
Oyunun hikayesini sevsem de, "tanrılar" gibi olayları hoş bulmuyorum ve yazılarıma bunları eklemiyorum. Hatam olmuşsa mazur görünüz, enjoy!