Lady_Violet
Üye
- Aktiflik
- K.Tarihi
- 14 Şub 2011
- Mesajlar
- 6
- Puanı
- 1
Gericiliğin üstadı Necip Fazıl Kısakürek...
Ülkesini ve insanlarını yıllar öncesine, kulluk ve sorgusuz itaate yönlendirmek ve bundan kendine maddi ve manevi çıkar sağlayan Necip Fazıl Kısakürek, kumarbaz olması ve örtülü ödenekten para dilenmesi, bugün maalesef unutulmuş durumdadır...
Necip Fazıl'ın Kubilay olayından sonra yazdığı yazı
“...Gözüme görünen şeyi açıkça, kaidesiz, tertipsiz ve imansız söylüyorum. Eğer inkılâbı zayıf tutarsan, eğer inkılâbın yüreğini, hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay’ın kafasında sana tevcih edilen akıbeti seyredebilirsin... Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın; bu kadar...”
(Ankara Türkocağı’nda Kubilay’ı anma toplantısında yaptığı konuşmadan.”Hakimiyeti Milliye”, No: 3406, 5 Ocak 1931)
Günümüzde, Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin dilinden düşürmediği Necip Fazıl'dan (Atatürk düşmanlığına payanda olmadığı döneminden) bir yazı.
Bu ülkeyi karanlık çağdan aydınlık çağa taşıyan cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmak moda oldu bu ülkede. Atatürk'e saldırmayı marifet sanan tarih yoksunlarının ağızlarında öve öve bitiremediği bir Necip Fazıl Kısakürek var.
Hani şu; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bülent Arınç'ın "üstadımız" diye tabir ettiği Necip Fazıl Kısakürek.
Onu daha yakından tanımanızı istediğim için tutuklanma nedenlerini size paylaşmak istiyorum:
- Türklüğe Hakaret: 9.6.1947 – 5.8.1947 (1 ay, 27 gün)
- Türklüğe Hakaret Davası Bitti, Son Posta, 6 Ağustos 1947
- Türklüğe Hakaret: 21.4.1950 – 15.7.1950 (3 ay, 25 gün)
- Tevkif Müzekkeresi, C. Savcı No: 950 / 5191
- Atatürk'e Hakaret: 15.10.1960
– 18.12.1961 (1 yıl, 65 gün)- 1960 / 3349 numaralı mahkûmlar için müddetnâme''Destân'' adlı şiirinde Cumhuriyet inkılâplarına ve Atatürk'e dolaylı yoldan hakaret vardır.
Atatürk düşmanlığını belgeleyen sözleri ise aynen şöyledir; "Ah küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılâp!
Görüyorsunuz inanılmaz bir yenilik,çağdaşlık ve Atatürk düşmanlığı. Ve bu gün bu adamı üstadımız diyen kişiler ise memleketimizi yönetmektedir.
Peki Necip Fazıl temelden beri bir Atürk düşmanlığı mı yapıyordu? Tabiki hayır ilk zamanlarda Atatürk döneminde tam bağımsızlık yaşandığı dönemlerde Atatürk’ten çok Atatürkçülük yapıyordu. Ne zaman Menderes hükümeti ile ABD kabusu ülkenin üzerine çöktü Necip işte ozaman ABD yanlısı oldu. Atatürk döneminde yaşanan Menemen olayına istinaden irticayı “zift ruhlu,zehir” olarak belirtmiş Menemen olayını ise şu sözleri ile lanetliyordu:
”Vatanımızın kalbimize en yakın bir köşesinde daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı (menemen) bugün “inna fetehnaleke” yazılı zift ruhlu bir irtica aleminden temizliyoruz. İrtica, yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir”
Hatta 1943 yılında Büyük doğu dergisi’nin kasım sasyısında Atatürk’ün ölmediğini birgün mutlaka geri döneceğini söylüyordu. Ancak Menderes hükümeti ile birlikte bu sözlerini unutuyor örtülü ödenekten aldığı sıcak paraya zihniyetini satıyor bir anda Atatürk düşmanı olarak Amerikancı bir zihniyete bürünüyordu.
Necip Fazıl hızını alamıyor ABD'nin İran'a olan işgal heveslerini haklı bulmakla kalmıyor teşvik ediyordu. ABD'nin İran'a saldırması konusunda tepkili olan Erbakan Necip Fazıl’dan şu sözlerle nasibini alıyordu:
”Bana isnat ettikleri kusur olarak Amerikalıları İran cenubunu işgal etmeye teşvik ettiğimi öne süren bu beton kafalı köpekler bilsin ki ABD'nin Moskova’nın orayı işgal etmesini önlemek için geçici olarak işgal etmesini istiyorum. Moskova tehlikesi geçince ABD’ye bölgeden çekil demek kolay.”
Görüyor musunuz Necip Fazıl kendini ABD'ci olmakla kalmıyor sanki ABD ye direktif verecek pozisyonda kendini görüyordu.
Necip Fazıl’ın ABD’ye olan düşkünlüğünü belgeleyen bir sözünü daha belirtmek istiyorum diyor ki Necip Fazıl:
”Amerikan politikasını korumakla mükellefiz, amerikan siyasetini tutmak biricik yol”
Necip Fazıl bir yandan ABD fanatiği olurken bir yandan din dersleri vaazları veriyor bir yandan da at yarışına merakından dolayı borç üstüne borca giriyor bu borçları ödemek için iş bankası adına “Ata Senfoni” kitabını yazıyordu. Birgün Kumar oynarken basılıyor basıldığında:
“Ben orda araştırma yapıyordum” diyerek basılma olayından sorumlu tuttuğu Ahmet Emin Yalman’ı “Deyyuslukla” suçluyordu.
Necip Fazıl "Son Devrin Din Mazlumları" isimli kitabında Dersim İsyânı'nı, Şeyh Said'i, Said'i Kürdî'yi vs. öve öve bitiremez.
1937'de Tunceli isyanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin katliam yapıp bilmem kaç yüz bin Kürt'ün öldürdüğünü iddia eder.
Necip Fazıl, 1946'da İstanbul'da verdiği bir konferansta Atatürk'ü sâhte kahraman ilan etmiştir.
Abdullah Öcalan denen insan ziyânı olan aşağılık köpek, Necip Fazıl ile ilgili bir soruya aynen şöyle cevap vermiştir…"
"20 yaşlarında ya vardım, ya yoktum. Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarına gider,bayağı da etkilenirdim..."
Necip Fazıl Demokrat Parti döneminden sonra Cemal Gürsel'e yazdığı mektup :
“Pek Sayın Cemal Gürsel, Şu anda Balmumcuda nezâret altında bulunuyorum.
Hiçbir suçumun olmadığı kanaatindeyim. Ama beni suçlu görüyorsanız, ben sizden ve şanlı Türk Ordusu mensuplarından özür dilerim. Politikanın ne olduğunu artık anlamış bulunuyorum.
Sizler en iyi müdâhaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız. Demokrat Parti kötü idâresiyle zaten bunu hak etmişti. Ben çok hastayım.Beni zindandan kurtarabilirsiniz. Esâsen nâmusum,şerefim üzerine yemin ederim ki, serbest kaldıktan sonra hayâtımın sonuna kadar politika ile ilgili hiçbir yazı yazmayacağım. Siz büyüklük gösterip de beni af edin, beni kurtarın, dâima sizlerin emrinde olacağım.”
Yukarıdaki mektup 15 Eylül 1968 tarihli EKSPRES Gazetesi’nden alınmıştır
Nazım Hikmet ise onu bu yazıyla uyarıyordu :
"Sevgili Necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin. Necip'i necis yapma. Sen en cihanşumül eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın. Bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üç satırda ruh üflersin kağıda, bilirim bir yazsan parçalarsın edebiyatın Çin Seddi'ni, o lisan-i mücerret dilinle Babali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip.
Sevgili Necip, inandığın Allah'ın aşkına, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacağım diye camii direğine çevirme, o kudretli kelimelerini üç kurusa parselleme üç tanesi üç kuruş etmeyecek ciğersizlere. sevgili necip, elinde sur-u israfil var, onu borazana çevirme.
Eski dostun
Nazım."
Ve yazıya Mina Urgan'ın Bir Dinozorun Anıları kitabından bir alıntı ile son vermek istiyorum:
"Necip Fazıl'ın kumar tutkusu sınır tanımazdı. Eşref Şefik ile arasında geçen olayı, İstanbul'un yazar çizer takımından bilmeyen yoktu. Eşref Şefik, annemin çocukluk arkadaşı olduğu için, onun ağzından da dinlemiştik bunu: Eşref Şefik hastaymış; onu yoklamaya gelen Necip Fazıl'a ilaç alması için, bir miktar para vermiş. Necip Fazıl, ilaçları hemen alacağını söyleyip, evden çıkmış. Eşref Şefik beklemiş beklemiş, ne ilaçlar varmış ortada, ne de Necip Fazıl. Sabaha doğru, bir lazımlığı çişle doldurmuş; ateşi çok yükseldiği halde, pencerenin önünde pusu kurmuş; lazımlığı kumarhaneden eli boş dönen Necip Fazıl'ın başından aşağı boca etmiş. Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, Necip Fazıl'ın yüzsüz bir yanı vardı..."
Mîna Urgan - Bir Dinozorun Anıları
"Bilirsiniz: Bizi yanlış yola sürükleyen kötüler, çoğu zaman, din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep "şeriat" sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz; görürsünüz ki ulusu gerileten, tutsaklaştıran, çürüten kötülükler hep din örtüsü altındaki geriliklerden, bayağılıklardan ve alçaklıklardan gelmiştir. Onlar her türlü davranışı dinle karşılaştırırlar."
M. K. Atatürk (1923)
Net olarak alıntıladığım bir site yok çeşitli makale ve yazıları toparlamıştım ama hem takip etmeniz konusunda önereceğim hem de yazıda ki bazı kısımları https://www.facebook.com/TarihtarihSayfasi sayfasından aldım.
Ülkesini ve insanlarını yıllar öncesine, kulluk ve sorgusuz itaate yönlendirmek ve bundan kendine maddi ve manevi çıkar sağlayan Necip Fazıl Kısakürek, kumarbaz olması ve örtülü ödenekten para dilenmesi, bugün maalesef unutulmuş durumdadır...
Necip Fazıl'ın Kubilay olayından sonra yazdığı yazı
“...Gözüme görünen şeyi açıkça, kaidesiz, tertipsiz ve imansız söylüyorum. Eğer inkılâbı zayıf tutarsan, eğer inkılâbın yüreğini, hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay’ın kafasında sana tevcih edilen akıbeti seyredebilirsin... Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın; bu kadar...”
(Ankara Türkocağı’nda Kubilay’ı anma toplantısında yaptığı konuşmadan.”Hakimiyeti Milliye”, No: 3406, 5 Ocak 1931)
Günümüzde, Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin dilinden düşürmediği Necip Fazıl'dan (Atatürk düşmanlığına payanda olmadığı döneminden) bir yazı.
Bu ülkeyi karanlık çağdan aydınlık çağa taşıyan cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmak moda oldu bu ülkede. Atatürk'e saldırmayı marifet sanan tarih yoksunlarının ağızlarında öve öve bitiremediği bir Necip Fazıl Kısakürek var.
Hani şu; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bülent Arınç'ın "üstadımız" diye tabir ettiği Necip Fazıl Kısakürek.
Onu daha yakından tanımanızı istediğim için tutuklanma nedenlerini size paylaşmak istiyorum:
- Türklüğe Hakaret: 9.6.1947 – 5.8.1947 (1 ay, 27 gün)
- Türklüğe Hakaret Davası Bitti, Son Posta, 6 Ağustos 1947
- Türklüğe Hakaret: 21.4.1950 – 15.7.1950 (3 ay, 25 gün)
- Tevkif Müzekkeresi, C. Savcı No: 950 / 5191
- Atatürk'e Hakaret: 15.10.1960
– 18.12.1961 (1 yıl, 65 gün)- 1960 / 3349 numaralı mahkûmlar için müddetnâme''Destân'' adlı şiirinde Cumhuriyet inkılâplarına ve Atatürk'e dolaylı yoldan hakaret vardır.
Atatürk düşmanlığını belgeleyen sözleri ise aynen şöyledir; "Ah küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılâp!
Görüyorsunuz inanılmaz bir yenilik,çağdaşlık ve Atatürk düşmanlığı. Ve bu gün bu adamı üstadımız diyen kişiler ise memleketimizi yönetmektedir.
Peki Necip Fazıl temelden beri bir Atürk düşmanlığı mı yapıyordu? Tabiki hayır ilk zamanlarda Atatürk döneminde tam bağımsızlık yaşandığı dönemlerde Atatürk’ten çok Atatürkçülük yapıyordu. Ne zaman Menderes hükümeti ile ABD kabusu ülkenin üzerine çöktü Necip işte ozaman ABD yanlısı oldu. Atatürk döneminde yaşanan Menemen olayına istinaden irticayı “zift ruhlu,zehir” olarak belirtmiş Menemen olayını ise şu sözleri ile lanetliyordu:
”Vatanımızın kalbimize en yakın bir köşesinde daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı (menemen) bugün “inna fetehnaleke” yazılı zift ruhlu bir irtica aleminden temizliyoruz. İrtica, yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştırılan zehirdir”
Hatta 1943 yılında Büyük doğu dergisi’nin kasım sasyısında Atatürk’ün ölmediğini birgün mutlaka geri döneceğini söylüyordu. Ancak Menderes hükümeti ile birlikte bu sözlerini unutuyor örtülü ödenekten aldığı sıcak paraya zihniyetini satıyor bir anda Atatürk düşmanı olarak Amerikancı bir zihniyete bürünüyordu.
Necip Fazıl hızını alamıyor ABD'nin İran'a olan işgal heveslerini haklı bulmakla kalmıyor teşvik ediyordu. ABD'nin İran'a saldırması konusunda tepkili olan Erbakan Necip Fazıl’dan şu sözlerle nasibini alıyordu:
”Bana isnat ettikleri kusur olarak Amerikalıları İran cenubunu işgal etmeye teşvik ettiğimi öne süren bu beton kafalı köpekler bilsin ki ABD'nin Moskova’nın orayı işgal etmesini önlemek için geçici olarak işgal etmesini istiyorum. Moskova tehlikesi geçince ABD’ye bölgeden çekil demek kolay.”
Görüyor musunuz Necip Fazıl kendini ABD'ci olmakla kalmıyor sanki ABD ye direktif verecek pozisyonda kendini görüyordu.
Necip Fazıl’ın ABD’ye olan düşkünlüğünü belgeleyen bir sözünü daha belirtmek istiyorum diyor ki Necip Fazıl:
”Amerikan politikasını korumakla mükellefiz, amerikan siyasetini tutmak biricik yol”
Necip Fazıl bir yandan ABD fanatiği olurken bir yandan din dersleri vaazları veriyor bir yandan da at yarışına merakından dolayı borç üstüne borca giriyor bu borçları ödemek için iş bankası adına “Ata Senfoni” kitabını yazıyordu. Birgün Kumar oynarken basılıyor basıldığında:
“Ben orda araştırma yapıyordum” diyerek basılma olayından sorumlu tuttuğu Ahmet Emin Yalman’ı “Deyyuslukla” suçluyordu.
Necip Fazıl "Son Devrin Din Mazlumları" isimli kitabında Dersim İsyânı'nı, Şeyh Said'i, Said'i Kürdî'yi vs. öve öve bitiremez.
1937'de Tunceli isyanında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin katliam yapıp bilmem kaç yüz bin Kürt'ün öldürdüğünü iddia eder.
Necip Fazıl, 1946'da İstanbul'da verdiği bir konferansta Atatürk'ü sâhte kahraman ilan etmiştir.
Abdullah Öcalan denen insan ziyânı olan aşağılık köpek, Necip Fazıl ile ilgili bir soruya aynen şöyle cevap vermiştir…"
"20 yaşlarında ya vardım, ya yoktum. Necip Fazıl Kısakürek'in konferanslarına gider,bayağı da etkilenirdim..."
Necip Fazıl Demokrat Parti döneminden sonra Cemal Gürsel'e yazdığı mektup :
“Pek Sayın Cemal Gürsel, Şu anda Balmumcuda nezâret altında bulunuyorum.
Hiçbir suçumun olmadığı kanaatindeyim. Ama beni suçlu görüyorsanız, ben sizden ve şanlı Türk Ordusu mensuplarından özür dilerim. Politikanın ne olduğunu artık anlamış bulunuyorum.
Sizler en iyi müdâhaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız. Demokrat Parti kötü idâresiyle zaten bunu hak etmişti. Ben çok hastayım.Beni zindandan kurtarabilirsiniz. Esâsen nâmusum,şerefim üzerine yemin ederim ki, serbest kaldıktan sonra hayâtımın sonuna kadar politika ile ilgili hiçbir yazı yazmayacağım. Siz büyüklük gösterip de beni af edin, beni kurtarın, dâima sizlerin emrinde olacağım.”
Yukarıdaki mektup 15 Eylül 1968 tarihli EKSPRES Gazetesi’nden alınmıştır
Nazım Hikmet ise onu bu yazıyla uyarıyordu :
"Sevgili Necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin. Necip'i necis yapma. Sen en cihanşumül eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın. Bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üç satırda ruh üflersin kağıda, bilirim bir yazsan parçalarsın edebiyatın Çin Seddi'ni, o lisan-i mücerret dilinle Babali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip.
Sevgili Necip, inandığın Allah'ın aşkına, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacağım diye camii direğine çevirme, o kudretli kelimelerini üç kurusa parselleme üç tanesi üç kuruş etmeyecek ciğersizlere. sevgili necip, elinde sur-u israfil var, onu borazana çevirme.
Eski dostun
Nazım."
Ve yazıya Mina Urgan'ın Bir Dinozorun Anıları kitabından bir alıntı ile son vermek istiyorum:
"Necip Fazıl'ın kumar tutkusu sınır tanımazdı. Eşref Şefik ile arasında geçen olayı, İstanbul'un yazar çizer takımından bilmeyen yoktu. Eşref Şefik, annemin çocukluk arkadaşı olduğu için, onun ağzından da dinlemiştik bunu: Eşref Şefik hastaymış; onu yoklamaya gelen Necip Fazıl'a ilaç alması için, bir miktar para vermiş. Necip Fazıl, ilaçları hemen alacağını söyleyip, evden çıkmış. Eşref Şefik beklemiş beklemiş, ne ilaçlar varmış ortada, ne de Necip Fazıl. Sabaha doğru, bir lazımlığı çişle doldurmuş; ateşi çok yükseldiği halde, pencerenin önünde pusu kurmuş; lazımlığı kumarhaneden eli boş dönen Necip Fazıl'ın başından aşağı boca etmiş. Bu öyküden de anlaşılacağı gibi, Necip Fazıl'ın yüzsüz bir yanı vardı..."
Mîna Urgan - Bir Dinozorun Anıları
"Bilirsiniz: Bizi yanlış yola sürükleyen kötüler, çoğu zaman, din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep "şeriat" sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz; görürsünüz ki ulusu gerileten, tutsaklaştıran, çürüten kötülükler hep din örtüsü altındaki geriliklerden, bayağılıklardan ve alçaklıklardan gelmiştir. Onlar her türlü davranışı dinle karşılaştırırlar."
M. K. Atatürk (1923)
Net olarak alıntıladığım bir site yok çeşitli makale ve yazıları toparlamıştım ama hem takip etmeniz konusunda önereceğim hem de yazıda ki bazı kısımları https://www.facebook.com/TarihtarihSayfasi sayfasından aldım.