Deva, Asura ve Gaia ittifakı harekete geçmeye başladı. İlk işleri herkese cadı alakalı öykü anlatmayı yasaklamaktı. Bundan sonra gerçek av başladı.
İttifak güçleri en iyi askerlerini Cadıyı canlı yakalamaları için gönderdi. Cadı'nın yandaşları tabiki onu savundu ve birçok gereksiz can kaybı yaşandı.
Deva'nın en güçlü şövalyeleri ve Asura'nın en yetenekli suikastçılarının yollanmış olmasına karşın, cadı ve yandaşları onlara karşı durabildiler. Raporlara göre, av sırasında cadı o kadar çok güçlü büyü kullandı ki gökler dahi yarıldı.
Uzun bir savaştı, fakat sonuçta cadı ve yandaşları ittifakın üstün sayılarına karşı koyamadı. Ve cadı ele geçirildi.
Cadı yakalanmıştı ve yargıç önüne çıkarıldı. Dünyaya karşı işlediği suçtan ölüm cezasına çarptırıldı, kazığa bağlanıp yanarak ölüm! Yargıçlar, cadının bahsettiği 'gerçek' hakkında hiçbir soruya yanıt vermediler. Ne kabul ediyor ne de reddediyorlardı.
Bir çok kişi cadının infazına katıldı ve yanışını seyretti. Bazıları cadının son anlarında dünyada yaşayan her canlı varlığı lanetlediğini söylüyor. Bazıları da, ağzından hiçbir sözün çıkmadığını, çığlık dahi atmadığını söylüyor.
Fakat, o günden itibaren, 'Cadının' öyküsü kuşaktan kuşağa anlatıldı. Bugün dahi, 'Cadı' kelimesi tüm Gaia'ya geçmişini hatırlatmaya yetiyordu. 'Cadı' kelimesi korku ile aynı anlamı taşıyordu...