IMLEGEND
Aileden
The Secret World, Funcom tarafından geliştirilen, EA tarafından dağıtımı yapılan, bir çok oyun sitesinde liste başında yer alan, MMO türü, modern zamanda geçen bir RPG oyunu.
Oyun hakkında bilgisi olmayanlar için biraz oyundan bahsedeyim. Oyun, günümüz tarihinde geçiyor hatta oyuna New York’da başlıyorsunuz. Oyunda ırk seçimi yoksa normal bir insan karakteri ile oynuyorsunuz, tabi karakterinizin yüz hatlarını ve vücut yapısını kendi isteğinize göre ayarlayabiliyorsunuz. Oyunda Illuminati, Dragon, Templars olmak üzere 3 farklı mezhep var. Karakter oluşturduktan sonra bu mezheplerden birini seçiyorsunuz. Mezheplerin tek farkı ise verdikleri kostümler bunun dışında birbirlerinden hiç bir farkı yok. Oyunun dövüş sistemi Guild Wars 2’ye benziyor. Oyunda silah da kullanabiliyorsunuz büyü de. Tam olarak sayarsak silahlardan tabanca, tüfek, pompalı tüfek, yakın silahlardan kılıç, balyoz, el silahı, büyü olarak da blood, elementalism, chaos gibi seçenekleriniz var. Oynadıkça kazandığınız puanlar ile silah kullanım ve diğer yeteneklerinizi geliştiriyorsunuz, hangi güce yönelmek istediğiniz tamamen size kalıyor. Oyun yapısı basitçe bu şekilde. Şimdi izninizle saymaya başlıyorum.
Oyuna ilk başladığımdan beri git gide beni sıkan oyunun görevleriydi. Normal bir MMORPG oyununda belli başlı görevler vardır, şundan 10 tane öldür, bundan 5 tane topla, şunu al şuna götür gibi. The Secret World’de ise gene standart görevler var ama çoğu görevde sizin çözmeniz gereken şeyler oluyor, görevler pek açık şekilde değil. Sanki MMORPG değil de Hitman oynuyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz kendinizi. Görev sistemindeki bir sıkıntı da aynı anda maksimum 6 görev alabiliyorsunuz ve bu 6 hakkınızda 1 hikaye görevi, 1 ana görev, 1 dungeon görevi, 3 tane de yan görev şeklinde. Bu da görev yapımını epey kısıtlıyor. Her görev için git gel yapmak zorunda kalıyorsunuz ve hızlı ulaşım için hiç bir araç vs şansınız yok sadece X tuşuna basarak hızlı koşa biliyorsunuz. Evet, tekrar ediyorum, oyunda binek sistemi yok! Çünkü WoW’daki gibi büyük bir harita beklemeyin, küçük haritalar arasında teleportlaşıyorsunuz.
Oyunun dövüş sistemine gelirsek. 7 tane aktif gücünüz var, artık ne kadar eğlenirsiniz onlarla orası tartışılır. Onun dışında bazı yaratıklar size vururken özel yeteneklerini kullanıyorlar sizde sağa sola takla atarak onlardan kaçıyorsunuz. Bazı güçleriniz size veya vurduğunuz yaratıkta vuruş biriktiriyor, bu biriken vuruşları kullanan büyülerle daha güçlü vuruyorsunuz. Genelde yaratıklar grup halinde olduğu için alan vuran silah, büyü ile daha rahat oynayabilirsiniz.
Dungeon sistemi 2 şekilde solo olanlar ve parti ile girilenler var. Henüz bir parti ile girme şansım olmadı çünkü zaten oyun partilik bir oyun değil. Aslında oyun bildiğiniz tek kişilik (single player) gibi, mmo olmasıyla siz tek başınıza takılırken sağda solda koşanlar görüyorsunuz. Zaten görev sayısı kısıtlaması da olduğu için arkadaşlarınızla birebir gitmediğiniz taktirde beraber görev yapamıyorsunuz.
Oyunu daha da fazla yermek isterdim ama o kadar sıkıldım ki daha fazla oynama gücüm kalmadı. Özetlemek gerekirse oyun tek kişilik bir oyun gibi olmuş, Left 4 Dead’in MMO halini düşünün. Keşke tek oyunculu bir oyun olarak çıkarsalardı o zaman baya güzel olabilirdi. Görüntü ve efektler güzel ama oynanabilirlik çok düşük. Olan 30 Euro’ya oldu. Tabi herkesin oyun tadı farklıdır ama başlamadan önce oyunu iyice incelemenizi öneririm. Oyunu oynayan oyunculardan da yorumlarını bekliyoruz.
Videolu İnceleme: