- Aktiflik
-
- K.Tarihi
- 28 Tem 2016
- Mesajlar
- 1,200
- Puanı
- 175
24 Şubat'ta Açık Beta olarak görücüye çıkan Total War: Arena'yı sizler için detaylı bir şekilde inceledik. Eğer kaliteli bir MMO oyunu oynamak istiyorsanız ilk tercihinizi Total War: Arena'dan kullanmanızı öneriyoruz.
Wargaming Alliance, SEGA ve Creative Assembly işbirliği ile geliştirilerek 24 Şubat’ta oyuncuların karşısına Açık Beta olarak çıkan Total War: ARENA oyunculardan tam not almayı başardı. Gerçek zamanlı gerçek oyuncularla savaş deneyimi sunan oyun oldukça sürükleyici bir yapıya sahip olarak karşımıza çıktı.
Günümüzde efsanevi olarak gösterilen Total War serisini bilmeyen kalmadı artık. Serinin gözdeleri arasında yer alan ve oyunculara Multiplayer olarak savaş yapma imkanı sunan Total War: Arena, antik dönemin gerçek savaş alanlarından esinlenen haritaları ile oyuncuları 10’a 10 ortak bir mücadeleye çağırıyor. Açık Beta sürecinde karşımıza Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar karşımıza çıkıyor. Neyse oyundan bahsederek devam edeyim. Klasik yapısının dışına çıkarak yeni bir soluk kazanan Total War: ARENA, World of Tanks’daki genel yapıya sahip. Oyun içerisinde yer alan Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar’ın önemli komutanları da karşımıza çıkıyor. Bu milletler birbirinden farklı olarak kendilerine has özelliklere ve teknolojik araçlara sahip. Hatta kendilerine özgü özel birlikleri mevcut desek daha doğru olur. Birlikler birinci seviyeden onuncu seviyeye kadar yükselebilen bir teknolojik araç seviyesine sahip.
Öncelikle oyunun giriş kısmından bahsederek inceleme yazıma geçmek istiyorum. Oyuna ilk giriş yaptığınızda karşınıza günümüzdeki birçok oyunda bulunan öğretici çıkıyor. Oyuncular öğretici ile komutları, kamera açılarını, askerlerine nasıl hükmedeceklerini vs. gibi unsurları kolaylıkla öğrenebiliyor ve oyuna daha hızlı adapte olabiliyorlar. Öğretici alanı tamamen İngilizce diliyle karşımıza çıkıyor. Ancak İngilizcesi yetmeyen oyuncular öğretici kısmındaki şekiller ile de kolaylıkla oyundaki unsurları anlayabilirler. Öğretici alanını geçtikten sonra karşımıza üç farklı ulus çıkıyor. Bu uluslar Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar oluyor. Zaten oyundaki görsellerden de kimin ne olduğunu kolaylıkla görebiliyorsunuz. Neyse, bu alanda ben sizleri uyarmak istiyorum. Ben millet seçiminde Romalıları seçmiş ve genellikle atlı askerlere sahip olmuştum. Aslında hata bir seçimde yaptım diyebilirim. Şöyle anlatayım: Atlı askerler oldukça hızlı hareket eden süvari takımı olarak oyunda karşımıza çıkıyor. Yani diyelim ki arkadaşımızın birliklerini düşmanlar sıkıştırmış ve acil yardım etmemiz lazım atlı süvariler ile hızlı bir şekilde yardıma koşabiliyoruz. Bende aynen bu politika ile hareket etmiş ve askerlerimi genellikle atlı olarak tercih ederek onların seviyesini yükseltmiştim. Oyundaki ilk savaşımda nelerin olacağını merak ettiğim için tek başıma hareket ederek savaşmaya başladım. 3 – 4 dakika da benim askerlerim yok oldu. Buradaki hatalarımdan bahsetmek istiyorum. Oyun içerisindeki diğer takım arkadaşlarımla hareket etmemem ve hızlı bir şekilde düşman askerlerinin olduğu bölgeye gitmem benim en önemli iki hatam oldu. Benim askerlerim atlı birlikler, takım arkadaşlarımınki piyade ve okçulardan oluştuğu için onlar bana yardım etmek istese de savaş alanına gelene kadar benim askerlerim parça pinçik oldu zaten.
Burada şunu da belirteyim: Atlı birlikler oldukça hızlı hareket ediyor. Ancak birlik hep beraber aynı hızda ve aynı yöne doğru hareket etmiyor. 2 kişi öncen 4 kişi ortadan 10 kişi arkadan gibi dağınık bir vaziyette ilerliyor. Burada piyadelerden söz etmek istiyorum. Arkadaşlar piyadeler disiplinin ve takım ruhunun meydana geldiği bölük diyebilirim. Askerler arasında birbirleri ile en uyumlu olan birlik piyadeler diyebilirim. Piyadeler birbirleri ile o kadar uyumlu hareket ediyor ki savaş esnasında bile aralarındaki mesafeyi korumaya devam ediyorlar. Tabii 10’a 10 takımlar halinde mücadele ettiğimiz için oyun içerisinde yardıma koşan da var koşmayan da var. Burada bazı oyuncuların uyanıklıklarını da belirterek inceleme yazıma devam etmek istiyorum. İnceleme yazımın başlarında demiştim ya karşımıza üç millet geliyor ve bunlardan birini seçerek oyuna giriş yapıyoruz diye. Oyuncular bu alanda en çok okçuyu hangi millet veriyorsa onu seçiyorlar. Okçular uzaktan mesafe tanımaksızın atışlar yaptığı için atlı ya da piyadeler yanlarına gelemeden etkisiz hale getiriyorlar. Zaten piyadeler ve atlılar savaşa dahil olduktan sonra ortalık adeta can pazarı oluyor. Tam bu durumda kurnaz bir oyuncu savaş alanına belirli bir uzaklıktan ok yağdırarak düşmanları etkisiz hale getiriyor.
Birlikleri yükseltme kısmından bahsetmek istiyorum. Oyuncular milletlere özgü teknolojik araçlar ile birliklerini birinci seviyeden onuncu seviyeye kadar yükseltebiliyorlar. Peki birliklerimizi yükseltince ne gibi değişiklikler oluyor ya da ne kazanıyoruz gibi soruları kendime defalarca sordum. Oyun içerisinde birliklerimizi geliştirdiğimiz teknoloji araçlar alanında fareyi seviyelerin üzerine getirerek askerlerimiz üzerindeki değişimleri, bize ne faydası olacağını gibi birçok sorunun cevabını oyunculara bu alanda verildiğini gördüm. Oyuncular bu alanda fare ile seviyenin üstüne tıklayarak detaylara da kolaylıkla ulaşabiliyor. Bu alanda oyuncular zırhları, silahları, yetenekleri kısacası her şeyi görebiliyor ve inceleyebiliyorlar. Buna ek olarak birlikleri yönlendiren komutanlarımızın da birlikler gibi arttırılabilir özellikleri bulunuyor. Eğer bu yetenekleri doğru zamanda aktif edebilir ve kullanabilirseniz savaşın seyrini önemli ölçüde değiştirebilirsiniz.
Hani dedim ya oyuna giriş kısmında üç farklı millet karşımıza çıkıyor ve birini seçiyoruz diye. Oyun içerisinde dilersek seçtiğimiz tarafı değiştirebiliyoruz. Yani Romalıyken Yunanlıların saflarına geçebiliyoruz. Oyundaki grafikler oldukça kaliteli bir yapıya sahip olduğu için oyuncuları doyuracak cinsten özellikler taşıyor. Oyunda savaşa giriş yapmak istediğimizde yaklaşık 1.5 dakika bekliyoruz. Daha doğrusu servera bağlanmaya çalışıyoruz. Bu süre internet hızından mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama ben yaptığım savaşlarda minimum 62 saniye beklemek zorunda kalmıştım.
Oyunun savaş kısmından da bahsetmek istiyorum. Oyuna giriş yaptık, birliklerimiz önümüzde hazır bir şekilde bulunurken stratejik olarak düşünmeli ve düşmanı nasıl gafil avlayacağımızı planlamalıyız. Tabii bu alanda takım arkadaşlarımızın da rolünün büyük olduğunu belirtelim. Düşman birliklerine karşı taarruz ya da savunma yaparken aklıma Yüzüklerin Efendisi Kralın Dönüşü geldi. Orklara karşı savaşmadan önce boru çalarak atağa kalkan Rohirrim beni oldukça etkilemişti. Total War: ARENA’da da durum aynen böyle diyebilirim. Oyuncular saldırı emri verdiklerinde hücum niteliğinde bir boru çalışıyor ve askerlerin de çıkardığı seslerle savaş ruhu oyunculara da hissettiriliyor. Tabii savaş sadece bizimle ya da belirli bir bölgede sınırlı değil. Oyunculara oldukça geniş bir harita sunulmuş. Haritada bazen 3 – 4 savaşın farklı farklı bölgelerde yapıldığını gördüm. Savaş esnasında ekranın sol tarafından bulunan panel ile takım arkadaşlarımızın ve kendi birliklerimizin yaşam ve ölüm oranlarını görebiliyoruz. Aynı şekilde ekranın sağında da düşman birliklerinin ne kadar öldüğünü ve ne kadarının hayatta kaldığını kolaylıkla görebiliyoruz. Diyelim ki takım arkadaşlarımızdan biri oyundan çıktı ya da bağlantı problemi yaşadı şimdi ne olacak? Takım arkadaşlarımızın birliklerini istediğimiz gibi yönlendirebiliyor ve kullanabiliyoruz. Savaş sonucunda kazansak da kaybetsek de Top Players(en iyi oyuncular) olarak iki takımdan da birer oyuncu seçiliyor. Bu kısım biraz oyuncuları onure edici görünüyor.
Sonuç
Eğer kaliteli bir MMO oyunu oynamak istiyorsanız sizlere ilk tavsiyem Total War: Arena olacaktır. Günümüzde Total War serisinin milyonlarca oyuncuya ulaştığını ve oyuncular tarafından benimsendiğini bir kez daha söylemek istiyorum. Savaş sahnelerinin gerçekçiliği, haritanın gerçek yerlerden özellikler taşıması, grafiklerin kusursuzluğu oyuna olan ilgiyi arttıracak nitelikler taşıyor. Ses efektleri ile oyundaki aksiyonu ve adrenalini arttıran yapım alışılmışın dışında bir savaş deneyimi sunuyor. Taktik ve strateji bakımından oyuncuları pratik düşünmeye odaklayan oyun sürükleyici yapısı ile etkileyici görünüyor.
Artıları
Wargaming Alliance, SEGA ve Creative Assembly işbirliği ile geliştirilerek 24 Şubat’ta oyuncuların karşısına Açık Beta olarak çıkan Total War: ARENA oyunculardan tam not almayı başardı. Gerçek zamanlı gerçek oyuncularla savaş deneyimi sunan oyun oldukça sürükleyici bir yapıya sahip olarak karşımıza çıktı.
Günümüzde efsanevi olarak gösterilen Total War serisini bilmeyen kalmadı artık. Serinin gözdeleri arasında yer alan ve oyunculara Multiplayer olarak savaş yapma imkanı sunan Total War: Arena, antik dönemin gerçek savaş alanlarından esinlenen haritaları ile oyuncuları 10’a 10 ortak bir mücadeleye çağırıyor. Açık Beta sürecinde karşımıza Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar karşımıza çıkıyor. Neyse oyundan bahsederek devam edeyim. Klasik yapısının dışına çıkarak yeni bir soluk kazanan Total War: ARENA, World of Tanks’daki genel yapıya sahip. Oyun içerisinde yer alan Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar’ın önemli komutanları da karşımıza çıkıyor. Bu milletler birbirinden farklı olarak kendilerine has özelliklere ve teknolojik araçlara sahip. Hatta kendilerine özgü özel birlikleri mevcut desek daha doğru olur. Birlikler birinci seviyeden onuncu seviyeye kadar yükselebilen bir teknolojik araç seviyesine sahip.
Öncelikle oyunun giriş kısmından bahsederek inceleme yazıma geçmek istiyorum. Oyuna ilk giriş yaptığınızda karşınıza günümüzdeki birçok oyunda bulunan öğretici çıkıyor. Oyuncular öğretici ile komutları, kamera açılarını, askerlerine nasıl hükmedeceklerini vs. gibi unsurları kolaylıkla öğrenebiliyor ve oyuna daha hızlı adapte olabiliyorlar. Öğretici alanı tamamen İngilizce diliyle karşımıza çıkıyor. Ancak İngilizcesi yetmeyen oyuncular öğretici kısmındaki şekiller ile de kolaylıkla oyundaki unsurları anlayabilirler. Öğretici alanını geçtikten sonra karşımıza üç farklı ulus çıkıyor. Bu uluslar Yunanlılar, Romalılar ve Barbarlar oluyor. Zaten oyundaki görsellerden de kimin ne olduğunu kolaylıkla görebiliyorsunuz. Neyse, bu alanda ben sizleri uyarmak istiyorum. Ben millet seçiminde Romalıları seçmiş ve genellikle atlı askerlere sahip olmuştum. Aslında hata bir seçimde yaptım diyebilirim. Şöyle anlatayım: Atlı askerler oldukça hızlı hareket eden süvari takımı olarak oyunda karşımıza çıkıyor. Yani diyelim ki arkadaşımızın birliklerini düşmanlar sıkıştırmış ve acil yardım etmemiz lazım atlı süvariler ile hızlı bir şekilde yardıma koşabiliyoruz. Bende aynen bu politika ile hareket etmiş ve askerlerimi genellikle atlı olarak tercih ederek onların seviyesini yükseltmiştim. Oyundaki ilk savaşımda nelerin olacağını merak ettiğim için tek başıma hareket ederek savaşmaya başladım. 3 – 4 dakika da benim askerlerim yok oldu. Buradaki hatalarımdan bahsetmek istiyorum. Oyun içerisindeki diğer takım arkadaşlarımla hareket etmemem ve hızlı bir şekilde düşman askerlerinin olduğu bölgeye gitmem benim en önemli iki hatam oldu. Benim askerlerim atlı birlikler, takım arkadaşlarımınki piyade ve okçulardan oluştuğu için onlar bana yardım etmek istese de savaş alanına gelene kadar benim askerlerim parça pinçik oldu zaten.
Burada şunu da belirteyim: Atlı birlikler oldukça hızlı hareket ediyor. Ancak birlik hep beraber aynı hızda ve aynı yöne doğru hareket etmiyor. 2 kişi öncen 4 kişi ortadan 10 kişi arkadan gibi dağınık bir vaziyette ilerliyor. Burada piyadelerden söz etmek istiyorum. Arkadaşlar piyadeler disiplinin ve takım ruhunun meydana geldiği bölük diyebilirim. Askerler arasında birbirleri ile en uyumlu olan birlik piyadeler diyebilirim. Piyadeler birbirleri ile o kadar uyumlu hareket ediyor ki savaş esnasında bile aralarındaki mesafeyi korumaya devam ediyorlar. Tabii 10’a 10 takımlar halinde mücadele ettiğimiz için oyun içerisinde yardıma koşan da var koşmayan da var. Burada bazı oyuncuların uyanıklıklarını da belirterek inceleme yazıma devam etmek istiyorum. İnceleme yazımın başlarında demiştim ya karşımıza üç millet geliyor ve bunlardan birini seçerek oyuna giriş yapıyoruz diye. Oyuncular bu alanda en çok okçuyu hangi millet veriyorsa onu seçiyorlar. Okçular uzaktan mesafe tanımaksızın atışlar yaptığı için atlı ya da piyadeler yanlarına gelemeden etkisiz hale getiriyorlar. Zaten piyadeler ve atlılar savaşa dahil olduktan sonra ortalık adeta can pazarı oluyor. Tam bu durumda kurnaz bir oyuncu savaş alanına belirli bir uzaklıktan ok yağdırarak düşmanları etkisiz hale getiriyor.
Birlikleri yükseltme kısmından bahsetmek istiyorum. Oyuncular milletlere özgü teknolojik araçlar ile birliklerini birinci seviyeden onuncu seviyeye kadar yükseltebiliyorlar. Peki birliklerimizi yükseltince ne gibi değişiklikler oluyor ya da ne kazanıyoruz gibi soruları kendime defalarca sordum. Oyun içerisinde birliklerimizi geliştirdiğimiz teknoloji araçlar alanında fareyi seviyelerin üzerine getirerek askerlerimiz üzerindeki değişimleri, bize ne faydası olacağını gibi birçok sorunun cevabını oyunculara bu alanda verildiğini gördüm. Oyuncular bu alanda fare ile seviyenin üstüne tıklayarak detaylara da kolaylıkla ulaşabiliyor. Bu alanda oyuncular zırhları, silahları, yetenekleri kısacası her şeyi görebiliyor ve inceleyebiliyorlar. Buna ek olarak birlikleri yönlendiren komutanlarımızın da birlikler gibi arttırılabilir özellikleri bulunuyor. Eğer bu yetenekleri doğru zamanda aktif edebilir ve kullanabilirseniz savaşın seyrini önemli ölçüde değiştirebilirsiniz.
Oyunun savaş kısmından da bahsetmek istiyorum. Oyuna giriş yaptık, birliklerimiz önümüzde hazır bir şekilde bulunurken stratejik olarak düşünmeli ve düşmanı nasıl gafil avlayacağımızı planlamalıyız. Tabii bu alanda takım arkadaşlarımızın da rolünün büyük olduğunu belirtelim. Düşman birliklerine karşı taarruz ya da savunma yaparken aklıma Yüzüklerin Efendisi Kralın Dönüşü geldi. Orklara karşı savaşmadan önce boru çalarak atağa kalkan Rohirrim beni oldukça etkilemişti. Total War: ARENA’da da durum aynen böyle diyebilirim. Oyuncular saldırı emri verdiklerinde hücum niteliğinde bir boru çalışıyor ve askerlerin de çıkardığı seslerle savaş ruhu oyunculara da hissettiriliyor. Tabii savaş sadece bizimle ya da belirli bir bölgede sınırlı değil. Oyunculara oldukça geniş bir harita sunulmuş. Haritada bazen 3 – 4 savaşın farklı farklı bölgelerde yapıldığını gördüm. Savaş esnasında ekranın sol tarafından bulunan panel ile takım arkadaşlarımızın ve kendi birliklerimizin yaşam ve ölüm oranlarını görebiliyoruz. Aynı şekilde ekranın sağında da düşman birliklerinin ne kadar öldüğünü ve ne kadarının hayatta kaldığını kolaylıkla görebiliyoruz. Diyelim ki takım arkadaşlarımızdan biri oyundan çıktı ya da bağlantı problemi yaşadı şimdi ne olacak? Takım arkadaşlarımızın birliklerini istediğimiz gibi yönlendirebiliyor ve kullanabiliyoruz. Savaş sonucunda kazansak da kaybetsek de Top Players(en iyi oyuncular) olarak iki takımdan da birer oyuncu seçiliyor. Bu kısım biraz oyuncuları onure edici görünüyor.
Eğer kaliteli bir MMO oyunu oynamak istiyorsanız sizlere ilk tavsiyem Total War: Arena olacaktır. Günümüzde Total War serisinin milyonlarca oyuncuya ulaştığını ve oyuncular tarafından benimsendiğini bir kez daha söylemek istiyorum. Savaş sahnelerinin gerçekçiliği, haritanın gerçek yerlerden özellikler taşıması, grafiklerin kusursuzluğu oyuna olan ilgiyi arttıracak nitelikler taşıyor. Ses efektleri ile oyundaki aksiyonu ve adrenalini arttıran yapım alışılmışın dışında bir savaş deneyimi sunuyor. Taktik ve strateji bakımından oyuncuları pratik düşünmeye odaklayan oyun sürükleyici yapısı ile etkileyici görünüyor.
Artıları
- Grafiklerin kusursuzluğu
- Haritanın oldukça geniş olması
- Ses efektleri ile savaşların etkili bir biçimde gözler önüne serilmesi
- Birlikleri yükseltme, komutanlara yetenek kazandırma
- Hızlı öğretici
- Oyuncular diledikleri zaman taraf değiştirebiliyor
- Detaylara kolaylıkla ulaşılabiliyor
- Klasik Total War yapısı
- Oyuncular diledikleri kadar hareketsiz kalabiliyorlar. Belirli bir süreden sonra hareket etme zorunluluğu getirilmeli.