IMLEGEND
Aileden
19. yüzyılın sonlarına doğru popüler kültür öğeleri arasında, mistik ve korkutucu bir yer edinen öğelerden birisi de zombiler. Her alanda kendini göstermeyi ve tutunmayı başaran bu ölü ama canlı (O nasıl oluyorsa artık...) elemanlar, oyun piyasasına da 1984 yılında “Zombie Zombie†isimli oyunla giriş yapmış, ancak sadece Avrupa’da çıkan bu oyun pek tutulmamıştı. Zombi teması, oyun piyasasını sallamaya, önce 1996 yılında çıkan Resident Evil, daha sonra da 1997 yılında çıkan The House of the Dead ile başladı. (Ki bu ikinci oyun benimle neredeyse yaşıt olduğu halde yine de çok jeton harcamıştım onun için zamanında...)
Şimdi efenim, bu kısa zombekür girişinden sonra, gelelim asıl mevzumuza. Infestation, bildiğiniz ya da bilmediğiniz üzere, devasa bir harita üzerinde kendinizi hem zombilerden hem de onlar yüzünden paranoyak hale gelmiş oyunculardan korumanızı gerektiren, TPS ve FPS bakış açılarıyla oynanabilen bir MMO. Hammerpoint Interactive’in geliştirdiği bu naçizane yapım, ben bu rehberi yazarken Alpha sürecinde ve muhtemelen Haeshin ve Aphophis şu anda oyundalar. Neyse, ne diyorduk? Evet, bu bir rehber yazısı. Malum, Infestation bir Survival yani hayatta kalma oyunu. Peki nasıl? İşte bu rehberimde, oyuna yeni başlayan oyunculara bunu açıklamaya çalışacağım. Eğer oyunu almayı düşünüyorsanız, tahminimce anlatacaklarım size pek yardımcı olacaktır, o yüzden, alın kahvenizi, çayınızı, girişelim şu oyuna haydin!..
Bu resimdeki gibi büyük şehirler çok fazla ganimet ve zombi barındırıyor.
Oyuna giriş yapıp karakterinizi açtıktan sonra, oyuna girmeden önce Market’e ve “Global Inventory†ismiyle geçen deponuza ulaşma şansınız var. Oyuna giriş yaptıktan sonra, çıkmadan bu özelliklere erişemiyorsunuz, bunu unutmayın. Ayrıca, oyundan çıksanız bile, karakteriniz “Safe Zone†yani güvenli alanlardan birinde değilse, yine aynı şekilde Depo’nuza erişemiyorsunuz. Depo niye mi önemli? Çünkü eğer ölürseniz, karakterinizin kendi çantasında ve elinde olan eşyalar düşüyor... Bu yüzden bulduğunuz değerli eşyaları “Safe Zoneâ€a gidip deponuza atmak büyük önem taşıyor.
Bakın yine dalıp bir ton anlattım, ne diyordum? Evet, markete ulaşabiliyorsunuz ana menüde. Eğer oyuna ilk kez giriyorsanız, sakın eliniz boş girmeyin! Oyun siz satın almadıkça ya da bulmadıksa size en ufak bir ekipman bile sağlamıyor. Sadece, ilk giriş yaptığınızda Depo’nuzda birkaç ana ekipman ve dandirik bir silah bulunuyor. Bunları sağ altta bulunan Inventory butonuna tıkladıktan sonra kendi ekipmanlarınız arasına çekerek kuşanın. Oyuna yumruk atamadığınız için, eğer elinizde silah yoksa, sadece kaçabiliyorsunuz. Kuşanacağınız dandik bir sopa bile en azından 3-5 Zombi’yi haklamanıza yardımcı olacaktır. (Hepsi aynı anda gelirse... Kaçın. 2 zombi ile aynı anda karşılaşmak bile ölümle sonuçlanabiliyor çoğu zaman.)
Zombiler sesinize doğru geliyorlar, bu yüzden depar atmaktan çok sürünün ya da yavaş koşun.
Evet, kuşandınız “Dandik Sopaâ€nızı, 1-2 bandajınızı ve yiyecek içeceğinizi, oyundasınız. Bu cümleyi kurarken aklıma bir olay daha geldi ki, zombiler ve oyuncular kadar tehlikeli olmasa da, eğer dikkatsiz davranırsanız sonunuz olabiliyor bu olay. Açlık ve susuzluktan bahsediyorum.Infestation'da, geliştirici ekip oyundaki gerçekçilik hissini tam anlamıyla verebilmek için oyuna bir açlık ve bir susuzluk barı eklemiş. Eğer paranız yoksa (Ki şu anda para toplamak neredeyse imkansız, bir süre sonra her şeyi kendiniz bulmak zorunda kalıyorsunuz.) çevreden bulacağınız gofretleri, cipsleri, konserve yiyecekleri, gazlı içecekleri, suları, vs. tüketerek bu barları tepede tutmanız gerekiyor. Eğer bu barlardan biri sıfıra düşerse, yavaş yavaş canınız azalmaya başlıyor ve açlıktan/susuzluktan ölüyorsunuz. Yine de çok da korkmayın, canınız çok yavaş şekilde azalıyor böyle bir durumda.
Kendimle çelişeceğim biraz ama, açıkçası açlıktan ve susuzluktan biraz da korkmanız gerekiyor çünkü kaybedeceğiniz en ufak can puanı büyük önem taşıyor. Başka bir oyuncunun ya da Zombi’nin size 2-3 kere vurması ölmenize sebep olan bir oyunda, açlığın canınızın %25’ini indirdiğini düşünün...
“Gofret bulduk açlığı hallettik, su bulduk susuzluğu hallettik, marketten dandik bir silah aldık savunmayı kısmen hallettik... Peki ya şimdi?†mi diyorsunuz. Şimdi gelişme vaktidir! Hurra!.. Evet, gaza geldim, siz de gaza gelmelisiniz! Çevrede zombiler koşturuyor, oyuncular en ufak tehdit gördüğü insanları vuruyor, kaos almış yürümüş, binalar yıkık dökük, insan nüfusunun çok küçük bir kısmı hayatta! Gaza gelmezseniz, ölürsünüz!.. Basit ihtiyaçların hepsini karşıladıktan sonra yapmanız gereken ilk şey, önünüze gelen tüm oyuncuların kafasına kafasına sopanızda vurup, 80 tane zombinin arasına kendinizi atmanız! Değil tabiki.
Yüksek alanlar bazen hayatınızı kurtarabiliyor bazense hiç bir işe yaramıyor...
İlk yapmanız gereken şey, her türlü tanımadığınız oyuncudan uzak durmak. Oyuncunun bakış açısından düşünün... Bir zombi istilası içindesiniz, ölürseniz bütün eşyalarınızı kaybedeceksiniz, o ana kadar bütün uğraşınız boşa gidecek ve karşınızdan başka bir insan geliyor. (Üstelik ölünce 1 saat boyunca o karakterle oyuna giremiyorsunuz.) Bu gerçek hayat değil, can alırken kimse tereddüt etmiyor... Özellikle sizi gören oyuncunun silahı varsa, muhtemelen iyi saklanamazsanız şansınız kalmıyor.
Oyunculardan da yırttınız, koştunuz, ettiniz, ufak bir yerleşim alanı buldunuz. Bulduğunuz yer bir köy olmamalı! Dikkat edin, köylerde ve şehirlerde aşırı fazla sayıda oyuncu bulunur. Eline bir keskin nişancı silahı alan oyuncular şehirlerdeki yüksek binalara ve köylerin çevrelerindeki ormanlara saklanarak diğer oyuncuları avlıyorlar bu yüzden büyük yerleşim alanlarından ilk başta, elinizde bir silah yokken uzak durmanız şart. Ormanın içindeki ufak kulübelere, dağ evlerine ve şehir dışlarındaki çiftliklere girerek etrafta bulacağınız yiyecekti, içecekti, baltaydı, sopaydı, tabancaydı, mermiydi, bu tarz eşyaları toplamak ilk önceliğiniz. Peki, yağmaladınız kulübeyi, tam kapıdan çıkarken bir zombi “zarttadanak†önünüze fırlıyor. Ne yapıyorsunuz?
Vuruyorsunuz! Ama neresine? Kafasına. Şöyle bir durum var, zombilerin vücuduna darbe indirirseniz 8-9 defa vurmanız gerekiyor ancak kafasına vuracağınız 3-4 darbede zombiyi (ki muhtemelen hiç hasar almadan) indirmeniz muhtemel. (Oysa beyinleri çürümüş gitmiş, kafasına niye vuruyoruz anlamıyorum.)
Elinizde kurşunlu bir silah yoksa asla ve asla aynı anda bu kadar fazla zombinin karşısına çıkmayın.
Elinize bir silah geçirdikten sonra kendinizi geliştirmek için 2 yolunuz var. PvP ve PvE üzerine kurulu bu iki yoldan birini seçmek tamamen sizin elinizde. PvP’ye dayalı oynarsanız, ölme riskiniz daha yüksek ancak gelişme hızınız da PvE’ye oranla daha hızlı oluyor. Diğer oyuncuları vurarak ve onları tuzağa düşürerek öldürdükten sonra, üzerlerindeki tüm eşyayı alıp kaçmaya bakıyor bu yöntem. Tabi, eğer karşınızdaki oyuncu sizden daha fazla ekipmana ve tecrübeye sahipse, vay halinize! PvE üzerine kurulu yöntemdeyse, ilk halinizden farklı olarak daha büyük yerleşim alanlarına giriyorsunuz, silahınızı sadece kendinizi korumak için kullanıyorsunuz ve şehirlerdeki binaları yağmalaya yağmalaya ilerliyorsunuz.
En kısa haliyle anlatabileceğim Infestation'da hayatta kalma rehberi bir Word dosyasına 2. sayfasını doldurmuş bulunmakta şu an. Tüm imkanları oyuncuya bırakan ve belli sayıda özellikle kısıtlamayan bir oyun Infestation. Bu yüzden kendi stratejinizi geliştirmenize de izin veriyor. Hal böyle olunca, bende yazdım da yazdım. Umarım yardımcı olmuştur ya da bir fikir oluşturmuştur kafanızda bu rehber. Son önerim, asla ve asla tek gezmemeniz olacaktır. Oyun dışından tanıdığınız oyuncularla iletişim halinde oynarsanız, çok daha iyi sonuç alacağınızdan adım gibi eminim ki tek başınıza hayatta kalmak zaten neredeyse imkansız...
Son düzenleme: